Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAWKİNG VE EVREN

 Ünlü fizikçi Stephen W. Hawking'i tanımayan neredeyse yok. Sandalyeye bağlı, fiziksel engelli olduğu halde büyük başarılarıyla örnek olmuş biri.  Yıllar önce motor nöron hastalığı teşhisi koyulmuş ve iki buçuk yıl sonra öleceği söylenmiş anca kırk beş yıl yaşayan adamdır Hawking. Ve bunu belirtirken şöyle der "Hadi ikiyi anladım da buçuk yılım kaldığından nasıl o kadar emin olabildiler diye merak etmişimdir..." bunun yanı sıra Hawking hastalığına karşı karamsarlığa düşmemiş. Bunun hakkında şöyle diyor "Motor nöron hastalığıyla ilgili söyleyebileceğim olumlu pek bir şey yok ama bana, benden daha kötüleri var diye kendime acımamayı ve hâlâ yapabildiğim şeylere devam etmem geretiğini öğretti. Bu hastalığa yakalanmadan öncekine göre daha mutluyum şimdi." demektedir.  İnsanoğlu sürekli kendi ve çevresine karşı hep bir merak halindedir. Öğrendikleriyle yetinmez daha çok bilmek ister. Geleceğe kendisinden bir şeyler bırakmak ister. İnsan varlığından bu yana yeni şeyle

Erich Fromm - Sevme Sanatı

'sevgi' konusu hep tartışılan, derin, anlaşılmaz ve kişiden kişiye değişiyor derim... Peki 'sevgi' tam olarak nedir/neydi? Kitap adında 'sevme' var yani 'sevmek eylemi' görüldüğü gibi. Sevme, sevilme elbette 'sevgi' den geliyor. Yazarımız üç önemli unsur üzerinde duracaktır; sevme, sevilme, sevgi.. Peki 'sevgi' seven için mi geçerli yoksa sevilen için mi? Seven kişi olabilir öyle değil mi? O zaman demek ki kitap 'sevme' kavramına bağlı olarak 'sevgi' ye odaklanacaktır. Bu kitap incelemesinde bir sanatı konuşacağız. Bu hiç şüphesiz kitabımızın adından da geçtiği gibi "Sevme Sanatı"dır.  Erich Fromm giriş yazısında şöyle bir açıklama yapar: "Bu kitabı okuyarak sevme sanatına ilişkin hazır bilgiler edinmek isteyenler düş kırıklığına uğrayacaklardır. Tam tersine bu kitap, belli bir olgunluk düzeyine erişmeden kişinin sevgiye ulaşamayacağını göstermeyi amaçlamaktadır. Burada yapılmak istenen okuyucuya, sevgiye er

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

 Avusturyalı yazar Stefan Zweig (1881-1942), Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu orijinal adıyla Brief einer Unbekannten adlı öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme almıştır. Kitap mektup türündedir. Bir yazarımız var ve ona bir mektup geliyor. Gelen mektup kimdendir bilinmez ancak bir kadın tarafından gönderilmiştir, kitap adı neden 'Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" olduğu anlaşılıyor. Kitap başlangıç itibariyle sizi sarsmakta, etkilemektedir.  Şöyle düşünün size bir mektup geliyor fakat siz kimden olduğunu bilmiyorsunuz, ilk işiniz mektubu merakla açmak sonra okudukça kimden olduğunu ve neden yazıldığını anlıyorsunuz, anlarken beyninizden vurulmuşa dönüyorsunuz, acaba keşke öğrenmeseydim mi dersiniz yoksa iyi ki öğrendim mi? Okuduğunuzda hem siz hem de gönderen kişiyle ilgili geçmişten bugüne aranızda yaşanmış (ya da yaşanamadığı mı desem) olaylar var. Bu olaylar biri tarafından bilinen ve özel iken, diğeri tarafından gayet sıradan ve hatta unutulup gitmiş.  Mektup melanko